Almanca yazan Franz Kafkanin, eserlerini Cekceye cevirecek olan Milena Jesenskyla is ve ceviri icin mektuplasmalari bir süre sonra tutkulu bir ask iliskisinin vasitasi olur. Sevgili Bayan Milena diye baslayip siz diliyle yazilan mektuplar, bir süre sonra artik Sevgili Milena diye baslar ve Milena da sen diye hitap edilen bir sevgiliye dönüsür.
Ancak bu mektuplarda sadece gizli bir ask iliskisinin yankisi, kavusma umutlarinin, bir araya gelme planlarinin heyecanli sesi duyulmaz, belki bir o kadar, hatta belki ondan da fazla olarak, Franz Kafkanin ruh hali, kirilganligi, korkulari, bir Cek sehrinde Almanca konusan bir Yahudi olmaya dair deneyimleri, o zamana kadar yazdigi eserler üzerine görüsleri, calistigi Isci Kaza Sigortasi Kurumundaki büro yasaminin boguculugu, en sonunda hayatina da mal olacak olan akciger hastaligi ve öksürükleri, sanatoryum deneyimleri, eski Avrupa romanlarindan asina oldugumuz saglik gezileri gibi cok zengin bir coksesliligin notalari da isitilir.
Milenaya Mektuplar, denebilir ki, Kafkanin karmasik kisiligine ve eserlerinin cekirdegine giden yollarin en mahremi ve ister istemez en fazla sefkat uyandiranidir.
Milenaya Mektuplarda Kafkanin sesi, kurmaca eserlerine kiyasla cok daha mahrem, saf ve aci dolu.
-Jan Kott