Alevler parmak uclarinda ona o günü hatirlatan bir mühürdü. Her degdiginde bir adim daha yaklasiyor... Sona dogru her adim attiginda korku zihnine siziyordu. Ölüm onun icin yeni bir baslangic degildi.
Ölüm, onun ellerinden kayip gidenlerdi.
Simdi fedakarlik, o sevdigi mavi gökyüzünün önünü kapatan kara bulutlara katlanmakti. Gözlerini her actiginda karanligin acisiyla uyanip, devam eden agrisiyla gün son bulacakti. Dostunun bedeniyle beraber ruhunu da kirlettigi o maddelerin varligi onun yasamini kabusa cevirecekti. Ve o gün geldi... Parmak uclarina degen alevler tüm bedenini sardi.
Ölüm artik elinden kayip gidenler degil, ruhundan kayip gidenlerdi.
Artik gökyüzüne sizan o kara bulutlarin o adam oldugunu anladi. Ve artik ruhunu pak eden gökyüzüne adamin zehirli nefesi sizdi. Yasam veren bir nefes cektiginde zehir kadinin cigerlerine sizdi ve günden güne zihnine yayildi. Zehir ona cehennem acisi veren alayci bir hastalikti. Zehir adamdi. Günden güne eriyen kadin artik ölümün tanimini bulmustu.
Ölüm ne ellerinden ne de ruhundan kayip gidenlerdi. Ölüm adamdi