Daha sonralari, bu romanin devami müddetince aradigim kursun, bana birdenbire orada patlayacak gibi geldi. Bir kursun.. Bunu daima bekliyordum. Cehovvari bir tespitle anlaticinin Balkanlarda atilacagini ifade ettigi kursun elbetteki bir silahtan cikip yerini bulacakti ancak okurun bilmedigi husus, iki yüz yildir Karnabada hükmeden Osmanof ailesinin bir anda, bir kursunla nasil yikilacagi ve Balkanlardan cekilecegidir. Okuyucuya sürekli bu kursunun atilacagi, hep hatirlatilir. Osmanoflar romaninda Karnabad, romanin ana izlegini besleyen, yani milliyetci düsüncelerin yeserdigi mekan olmanin cok ötesinde bir nevi roman kisisidir. Aslinda Kenan Hulusinin basarili anlatimiyla canlanir, konusur ve yasar. Karnabad önce olur- yani bir olus icerisindedir- sonra uyur, hemen sonra aniden uykusundan uyandirilir ve mahvolur. Bu mahvolus anlatici tarafindan acikca ifade edilmese de romanin anlaticisinin dört yil evvelini anlatirkenki hüznü, kaybedilen topraklarin acisini basariyla yansitmaya yeterlidir. Ayrica kahraman anlaticinin yakindan tanidigi ve gözlemledigi Osmanof ailesinin secimlerinde neredeyse hicbir dahlinin olmayisina sebep; dünyadaki büyük iktisadi ve toplumsal degisimin karsisinda durmanin imkansizligi fikridir. Romanda, 20 yüzyilin ilk senelerinde Balkan cografyasinda degisen iktisadi, sinifsal ve mill degisikliklerin pek de farkinda olmadan kapali kutularinda yasamaya tüm heybetleriyle devam eden Osmanof ailesinin ve tabii Osmanli Imparatorlugunun sonu da anlatilmis olur.