Ipleri eline almanin sirasi degil mi
Hepimiz daginik bir yapbozun parcasi gibi bir yere sacilmis, dagilmis haldeydik. Bir araya getirilmeyi, bir bütün olmayi belki hic istememistik. Ama cevap hakkimiz en bastan, o kurulan adalet terazisinde, bize sorulmadan coktan verilmisti. Hatirlayamadigimiz verdigimiz o sözün esiri olmustuk, hikayemiz o an baslamisti ama hicbirimiz bilmiyorduk.
O günden sonra tüm hayatimiza yön veren, bizi evrenin hayal perdesinin arkasindan izleyen yaraticimiz, acaba bir gün sikilip yönettigi kuklalarini hic yaratmamis gibi darmadagin edecek miydi Yoksa oyununu oynayacagi baska oyuncaklar mi cikaracakti sandigindan
Zamanla kukla olmaya alisan, kaniksayan, tüm benligimizi esir alan irademiz ne zaman cesaret edecekti, ruhumuzu daha fazla öldürmeden, yaraticisinin elindeki ipleri kesmeye Sonucta hicbir ipin ucunda olmamak icin ödeyecegimiz bedel, özgürlüge bir adim daha yaklastiracaksa bizi, seve seve ödemeye razi degil miydik
Julia Ortay; sinirlari toplum tarafindan kesinkes cizilmis olan inanc, din, kader, Tanri, ölüm gibi konulari kukla arketipi ekseninde bir zemine oturtuyor. Kitap; tiyatronun insana kendisini disaridan göstermesi gibi okuyanlara ayna tutarak, bir nevi ruh dönüsümü katarsis yasatiyor.