Iste o an ikisinin de kalplerine cennet yagmurlari yagmaya basladi. Kurak cöle dönen gözleri yeniden par- ladi. Iclerindeki cocuklar kendilerini ciglik cigliga yüreklerinin sokaklarina haylazca birakti. Damarlarinda akan kanlari yüzyillarca boyunduruk altinda tutulan atlarin haranin kapilarini darmadagin ederek kirlara kosmasi gibi yüzlerine dogru hücum etti. Dudaklari uyustu, saclari elektriklendi, elleri titredi, ayaklari ka- rincalandi. Yüzlerce metrelik gökdelenden asagiya umarsizca düserken dünyadaki son saniyelerini bir tek kelime düsünemeden gecirircesine baslari döndü. Ilkokul müsameresinde siir okurken aklindakileri yarida unutup kürsüde katatoniye tutulan bir ögrenci misali bedensiz ve dilsiz gibi öylece kalakaldilar. Gözlerinin siyahi ve kahvesi yanaklarindan asagiya akarak, koridorun ortasinda, yetimhaneden sahiplenilen bir cocu- gun yeni ailesine sarilmasi gibi birbirlerini sahiplenerek kavustular. Nefesleri, daragacinda yagli ilmegin ucunda sallanan iki günahsiz asigin son nefesleri gibi azaldi. Bunlarin hepsini bir masum bakisla ikisine de sadece saniyeler icinde yasatan ve hissettiren tek sey vardi. Onun adi da askti.