Siir uzun ve serüvenli bir yolculuktur; lakin, bazen yolculuk oldugu farkedilmez, bazen de ne kadar uzun sürdügü... Kimi zaman maceralari anlasilmaz, kimi zaman da varilmak istenen menzile ulasildigi... Klasik Osmanli siirinin sergüzesti, Topkapi Sarayinin cümle kapisi önünden baslar. Dvanyolundan aheste-beste bir yürüyüsle Halice kadar gelisi üc asri bulan siir, Azapkapisi kiyilarinda söyle bir soluklanir. Karsiya gecmek icin üccifte kayik aramakla oyalanirken cisr-i cedid de tamamlanivermistir. Dört asir boyu Peraya cikmak ihtiyaci duymayan Osmanli, artik oraya ulasimin en kolay yolunu aramakta ise, siirin de bu kestirme yollari kullanma hakki kendiliginden dogmus demektir. Elinizdeki kitap, iste bu cevelanin iki menzil arasini anlatiyor. Yolculugunu Halic sahillerinden aktarmaya basladigi siiri, Unkapani yokusunu kan-ter icinde tirmanirken yalniz birakacak. Koca bir seyahatin ne de kücük parcasi demeyin; zra, siirin bu iki nokta arasini katetmesi bile iki asri buldu ve su koca kitabi doldurdu. Ötesini varin siz düsünün.